Monday, August 26, 2013

title

fark ettim de ben adem le havva nın elmayı yemeden önce bir mazileri olduğunu hiç düşünmemiştim. bütün macera, bütün mesele, bütün bağlantı, bütün kaos sanki elma ağacının altında bir karşılaşmayla ve 10 sn içinde de elmanın yutulmasından ibaret gibi düşünmüşüm. halbuki ısırık öncesi ne kadar yumuşacık mış, ne kadar yakın mış, ne kadar ruhsal mış, karşındaki çok daha "var" mış... sonrası sanki bi perde gibi, garip  renkler kokular sanki entropinin çıldırması gibi. bazen, eğer yeterince uslu çocuklarsanız tüm o karmaşa hava da asılı kalır, işte o da adem ve havva dan önceye dönüş, galiba..?

sonra fark ettim de, pesimizm- melankoli benim için oldukça estetik bir oluş hali. zaten bundan dır ki böyle tipli insanlara gözüm hep bi takılır. çünkü bana düşüncenin, düşünmenin ağırlığını taşıyor olduklarını hissettirir, daha bi saygı duyarım sanki, daha bi merak ederim... neyse geçen bi rüyamsı meselede adama baktım ve gördüm ki, o pesimizm var ya ; aslında güçsüzlüğü estetize edip affettirme, güçsüzlüğü güçlenmesem de kabul edilebilir bir güce dönüştürme şekli! bunu çok çılgınca buldum, sanki 4 yıl düşünsem aklıma gelmezmiş gibi, belki de son zamanlarda bu güç meselesini  aklıma dolamış olduğumdandır. kim bilir...

bir de bir engele, aksaklığa, sıkıntıya, baskıya karşı birlik olma meselesi... artık oyununu biliyorum, seni görünce hemen tanıdım. seni çirkin bulduğumdan değil yanlış anlama, sadece artık etkin altında değil oyunundayım gibi ve sen yaşamaya güzelsin. ve eşcinsel ilişkilerin, sevgilerin ışımasında da etkin büyük. seninle birlikte "gerçek" ve "içsel" leşiyorlar sanırım. neyse, ben yine de çok bilmeden çok konuşmayayım...