"Gerçekçilik"
Gerçekçi olmayi deneyimleme seklimizden bahsetmek istiyorum biraz. Fark ettim ki, ozellikle okuyarak, izleyerek ya da oynayarak, kurgu olan ile bir biçimde iliskiye giren bireyler, kendilerini cevreleyen kisilerden, ulkenin halinden, dunyanin donustugu biçimden surekli olarak sikayet etmek halindeler. Elbette pek de iyiye gidiyor gibi gozukmuyoruz, her alanda surekli bir kaos ve yok etme egilimi hatta eylemi hakim. Patlayan bombalardan, mecliste cocuksu seviyelerde kavgalara sebep olan rejim degisikligi girisimlerine; olaylari yargilayisimizdan, heveslendigimiz girisimleri gerceklestirmekten korkusumuza kadar yok olusa ya gozlemci oluyor ya da maruz kaliyoruz. bu açidan bunun fakindaliginin gercekciligine ve tum bunlardan memnun olmayisin ifadesine edecek hic bir lafim yok.
Olandan memnun olmamanin altinda, daha iyi ya da guzel bulunaninin mumkun oldugu fikri ve hatta bu daha iyi ve guzel olanin ne oldugunun bilgisi yatiyor. Herkes icin bu tanim elbette ayni degil, Bununla ilgili binlerce yazili uretim bulmak mumkun olacaktir. Ancak beni burada ilgilendiren daha guzel bir dunyanin nasil olacagi degil, kisilerin zihninde daha guzel olduguna inanilarak kurgulanmis bir dunya idesinin varligi ve gerçegin iste bu ide üzerinden elestirilmesi, hatta artik gerceklik ibresinin bu bireyler icin daha cok bu ideden yana kaymis olmasi. Olmasi gereken, aslolan bu ütopik dünyalarmis da, biz su anda bir hata anindaymisiz gibi algilar olduk sanki. Oysa Hayir ! Olmakta olan, döktüre döktüre en gerçek,en ol'an iste. Gerçege dönüsmeyi basarmis olan o eninde sonunda. Bunun biraz daha kabulübde olsak, eylemselligimizin biçimi farli olurdu gibi geliyor bana.
No comments:
Post a Comment