Friday, January 24, 2014

kayıp

nerede?
anne? nerededir? bilmiyor musun?
neden mi arıyorum? şey ?!
ama var değil mi öyle bir şey?
yoksa ben nereden hatırlayıp da ararım değil mi?
sanki vardı, sanki gördüm.
uzay zaman önce.
çatı arası? bu koli? hayır.
şu çanta? hayır.
koridor? bu eski çekmece? şu iki koli?
albümler, notalar, bakırlar. Hayır!
çatı odası? şu sandık? peki şu valiz? belkide bu koliler? hı?
Hayır!
bu koliden malzemeler çıktı, hayır hayır onda eski oyuncaklar var.
hayır evet onda babamınkiler var ama orada değil.
ben şeyi arıyorum çatıda 2 gündür.
şeyi...
ben?
ne arıyordum ben?
sadece. sadece arıyordum ben.
belki bulurum diye.
belki, ne var görmek için sadece.
belki bir anneyle bir baba.
çocukken ağabeyimi saklıyorlar diye korktuğum çatı odasında.
onları arıyordum ben galiba.
hayır şimdi bağlamak için değil.
bir zaman parçasında bağlı olmuş olduklarını hatırlayabilmek için sırf.
benim bir ara var edilmiş olduğumu duyumsamak için belki.
burada kuyruğumun dolandığı bir şeyler olsun,
yaprak terlemesin,
hararet yaptığımda sık sık buhar olup dağılmayayım diye.
sanırım bul a ma dım.
baktım da, tutamadım.
gördüğüm yine tutmak değil de bırakmaktı.
durmak değil akmak.
çünkü bebek baba,çocuk anne, delikanlı baba, genç anne...
kesişme sonrası acı dolmasa da, iki mememin arasını tırnaklıyor baktıkça.
bu his benim mi? bilemem.
ama nasıl benden önce çocuktularsa, yaşlı da olacaklar kendi dünyalarında.
aradaki yolda neler geçmiş, neyi değiştirmiş ki kırışan bedenden başka?
içindeki benler zaten hep oynak, kim kime laf edebilir?
ak git işte, görmeden bilenlere gülümseyerek.
herkesi normal taklidi yaptığı bu tımarhanede, çılgın normal havasını atarak,
oynanan rollerin, çemberlerin, tekrarların farkında değilmişcesine.



No comments:

Post a Comment